Uzun yıllardır akademisyenlik hayatına devam eden Konya’da yapmış olduğu işlerle adından çok söz ettiren, Konya’nın ve birçok şehrin markalaşmasına katkı sağlayan Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Reklam Araştırmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş, Selçuk Üniversitesinin markalaşması için kolları sıvadı. Selçuk Üniversitesi rektörlüğüne aday olduğunu açıklayan Hüseyin Bey üniversitenin iletişim konusunda eksikleri olduğunu ve sadece öğrencileri mezun ettikten sonra işsiz kalmalarını istemediğini dile getirdi. Bu süreçte projelerinden ve hayalindeki üniversiteyi bizlerle paylaşan Hüseyin Bey ile yapmış olduğumuz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Selçuk Üniversitesi rektörlüğüne aday olduğunuz ve ilgili projelerinizi anlatmaya başladınız. Sadece Konya’da değil ülkemizin 4 bir tarafından destek mesajları aldığınızı görüyoruz. Biz öncelikle rektör adaylığı fikrinin nasıl ortaya çıktığını sormak istiyoruz. Ne için rektör adayı oldunuz.
Selçuk Üniversitesi büyük ve köklü bir üniversite. Ben 27 yıllık akademisyenim. Bu üniversitenin daha iyi yerlerde olması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple bu üniversiteyi marka yapma vizyonuyla rektör adayı oldum. Daha önceki yönetim anlayışlarında bu vizyona odaklanmadıklarına şahitlik ettim yıllarca. İletişime inanmayan yönetim anlayışı bu dediğim vizyona burun büküyor. Hadi canım diyor. Ancak yönettikleri yıllar bitiyor ve geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol alamadığımızı görüyoruz. Buna bir dur demek lazım diye düşündüm. Eğitim pazarlaması ve eğitim markalaşması konusunda çalışılması gereken bir çağda yaşıyoruz. Çok sayıda eğitim kurumunun farklılık yaratması şart. Geleneksel yöntemlerle kaybolup gideriz. Öğrencimize de umut veremeyiz. Mezun olduktan sonra da işsizlik kervanına katılan mezunlar yaratırız. Şimdiki yöneticiler mezunlarımız işsiz mi kalıyor işe giriyor mu diye bakmıyor. Bu anlayıştan uzaklaştırmak istiyorum üniversiteyi. Sektörle içiçe bir üniversite oluşturmak istiyorum.
Konya’dan olduğu kadar Konya dışından da birçok kişinin sizi desteklediğini görüyoruz. Tepkiler nasıl?
Yıllarca öğrencilerimizle kurduğumuz ilişkinin güzel sonucu diye düşünüyorum. İletişim Fakültesi hocası olmak ve öğrencileriyle sektörde de ilgili olmanın verdiği bir geri dönüş bu. Üniversite eğitimine pazarlama iletişim gerektiren bir ürün olarak baktım. Bu sebeple ürünü iyi üretmek için öğrencilerime daha farklı yaklaşmaya çalıştım. Rekabetçi olmalarını arzuladım. Bu sebeple daha iyi eğitim almaları için uğraştım. Dışarıda tecrübe sahibi olmalarına yardım etmeye çalıştım. Bu sebeple güçlü mezunlarımızın geri dönüşleri beni de çok mutlu etti. Bu adaylık buna şahitlik etmiş olmak anlamında da beni fazlasıyla mutlu etti.
Rektörlük söz konusu olursa mezunlarımız için veri tabanı oluşturup, sürekli iletişim kurmak istiyorum. Mevcut öğrencilerimizin mezunlarla iletişimi birçok derse bedeldir. Aynı zamanda mevcut öğrencilerimizin staj ve proje yapmalarını bu sayede sağlayabiliriz. Girişimci olmalarını mezunlarla iletişim sayesinde sağlayabiliriz.
Biraz da projelerden bahsetmek istiyoruz. Projelerinizi anlatır mısınız?
Aslında samimi ve geri dönüşü sıkça yapacağımız bir iletişim anlayışı en büyük projem. Oturan rektör olmak istemem. Sürekli yerinden yönetmek. İşi takip etmek, sonuçlarını kontrol etmek en büyük farklılık olacak diye düşünüyorum. Kampüsün genel sorunlarını çözmek acil projeler arasında. Güvenlik sorunu, kontrolsüzlük gibi. Kampüste sanat sokağı yapmak istiyorum. Sanatla ilgilenen birey özgüvenli olur, iletişim gücü yüksek olur. Bu sebeple daha sık organizasyonlar, etkinlikler yapmak gerekir. Öğrenci toplulukları daha etkin olacak ve etkinlikleri öğrenciler yapacak biz moderatör olacağız.
Üniversitenin iletişim kampanyaları sürekli olacak. Hem kendi içindeki ailesine yönelik hem de dışarıdaki hedef kitlelere yönelik olarak sürekli iletişim halinde olmak lazım. Reklam mantığını doğru zamanda doğru mesajla yapacağız. Bunların çok doğru yapılmadığını görüyorum. Bunların uzmanı olarak doğru işleri gösterdiğimiz zaman Selçuk Modeli oluşturacağımızı düşünüyorum.
Ülkemizin üniversite eğitiminde farklılaşması ve dünyaya üniversite eğitimi ihraç etmesini arzuluyorum. Ne pahasına olursa olsun insanlar Konya’ya üniversite eğitimi almak için gelmeliler iddiasına ulaşmak istiyorum. Bunun için yeterlilikler var üniversitemizde sadece doğru entegrasyonu yapamadığımız için başarısız oluyoruz.
Öğrencilerle alakalı projeleriniz var mı?
Öğrencilerle alakalı olmayan proje olamaz zaten. Her değişim öğrenciler içindir. Mesela tüm üniversite çalışanlarına yönelik sürekli hizmet içi eğitimler başlatacağız. Bu ne için öğrencilerimize daha güler yüzlü doğru iletişimle hizmet edilsin diye. Öğrencilerle sürekli bilgi alışverişi içinde olup, yapılacak araştırmalarla eksik olan hizmetleri anında düzeltmek ve yenilikleri onlardan alınacak geri dönüşlerle yapmak yine sürekli yapmak gereken projelerden.
Öğrencilerin mezuniyetinde daha güçlü olmalarını sağlayacak şekilde sektörle iş birliği ile ders programlarını değiştireceğiz. Hocaları daha interaktif olmalarını sağlayacağız. Staj programlarını zorunlu hale getireceğiz. Mesela öğrenci makine mühendisliğini bitiriyor ve sektördeki makine mühendislerini tanımıyor, makine mühendisleriyle ilgili dernekleri ve sivil toplum hareketlerinden bihaberse o çocuğu mezun etmeyeceğiz. Sistem bunun akışını sağlayacak. Çocuğun keyfine bağlı olmadan yapacağız bunu. Mesela radyo televizyon mezunu öğrenci piyasadaki radyoları ve televizyonları bilmeden mezun olursa doğru bir eğitim almış olur mu? Olmaz tabii ki. Bu sebeple öğrencisiyle, hocasıyla ve personeliyle daha güçlü bir iletişim anlayışıyla Konya’ya gelen, üniversitemizi tercih edenleri güçlü bireyler olarak mezun edeceğiz.
Uzmanlık alanınız reklam, pazarlama ve şehir pazarlaması. Sizce üniversitelerinde bir pazarlama stratejisine ihtiyaçları var mı?
Şehir pazarlaması yine eğitim pazarlaması ile iç içe olmalı. Başka şehirlerden Konya’ya gelmiş öğrencileri şehirle doğru bilgilendirme ve deneyimlerle güzel hikayelerle gitmesini hedeflemek lazım. Bunları bilinçli yapan, yöneten bir anlayış yok şu an. İlk gelen öğrenci, ilk gelen personel, akademisyen herkes için ilk aylar oryantasyon ayları olacak ve sürekli bilgilendirilecekler. Kültür anlatılacak. Rassal olarak öğrenmesinin önüne geçilecek bu sayede. Bilgiyi üniversite yönetimi hazırlayacak ve her türlü araca göre de anlatacak, gösterecek, sunacak.
Stratejisiz iş olmaz. Strateji olmadan hiçbir eğitim kurumu başarılı olamaz. Okyanusta nereye gideceği belli olmayan gemi gibi dolanır durur. Yöneticilere görevde oldukları dönemde başarılı ve başarısız oldun demek için, ellerine karne vermek için bu stratejiyi üretmek lazım. Aksi takdirde bilgi çağında kendinizi yenileyemezsiniz. Çağ dışı yöntemlerle vakit kaybedersiniz.
Sizce üniversitelerin en büyük eksikliği nedir?
İletişimi bilmemeleridir. İletişim konuşabilmek değildir. Konuşmayı bilmektir. Nerede, ne ve nasıl konuşacağını bilmektir. O kadar çok araç var ki, yüz yüze, telefonla, sms, email, whatsapp, sosyal medya araçları, geleneksel kitle iletişim araçları hepsi farklı özellik ve ruhtadır. Bunlarda aynı şeyi söylemek isteseniz de söyleyemezsiniz. Hepsinin etkisi ve tonu farklıdır. Bunu ancak iletişim uzmanı olanlar bilebilir. Bu açıdan iletişim işini uzmanların yapması şarttır. Şimdiye kadar iletişimci olmayanların iletişim işlerini yapmasını seyrettik. Sonuçta etkisiz, saçma sapan işlerle kurum doğru mesajı doğru kitleye veremedi. Saçma sapan diyorum, bu konuda çok üzgünüm. İşleri gördükçe çok üzüldüm. Mensubu olduğum kurumun bu tür başarısız iletişim işlerini hak etmediğini söyledim sürekli.
Hastaneye gittiğinizde doktora hatta en iyi doktora teslim olmak istersiniz. Size dışarıdan birini getirip buyurun bu size ilaç verecek demezler. Ama bizim iletişim işinde bunu yaparlar. İletişimle alakası olmayan adamları getirip iletişim sorumlusu yapmak saygısızlık değil de nedir!
Biz herkesin mesleğine saygı duymayı bilmezsek, karşılığında saygıyı da hak edemeyiz.