GÜNCEL Haberleri
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin ALTUNBAŞ

​Konya’da reklam, iletişim denilince ilk akla gelen isimlerden olan Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş ile 2012 yılında Metropol Dergileri olarak şehrimizdeki reklam sektörü üzerine bir söyleşi gerçekleştirmiştik

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi  Reklamcilik Bölüm Başkanı Prof. Dr.  Hüseyin ALTUNBAŞ
PAYLAŞ
A
Haberi Oku

Konya’da reklam, iletişim denilince ilk akla gelen isimlerden olan Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş ile 2012 yılında Metropol Dergileri olarak şehrimizdeki reklam sektörü üzerine bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Konya reklam sektörüne katkıları yadsınamaz Hocamız dergimizin 2. sayısında kapak konuğumuz olarak yer almıştı. Değerli Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş Hocamız ile dile kolay, kalbe zor bu 10 yılı anarken sektördeki yenilikler, değişimler ve önümüzdeki süreci konuştuk. Bu söyleşimizin herkese katkı sağlaması dileğiyle...

Hocam yıl 2012 sizinle karşılıklı şehrimizdeki reklam sektörünü, reklama bakış açısı ve olması gerekenler üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. O günden bugüne konumuzla ilgili neler değişti, neler gelişti?

Reklam sektörü değişimin sektörüdür. Sürekli değişimin kaçınılmaz olduğu sektördür. Reklam sektörü çok bileşenli bir sektör olmasından dolayı değişim kaçınılmazdır. Teknolojiden beslenir, teknoloji değiştikçe değişir. Yaşam biçiminden beslenir yaşam biçimi değiştikçe değişir. Psikolojiden beslenir psikolojimiz değiştikçe değişir. Sosyolojik yapıdan beslenir, sosyolojik yapımız değiştikçe değişir. Özellikle son dönemdeki yaşadığımız pandemi süreci teknolojiyi, yaşam biçimimizi, psikolojimizi ve sosyolojik yapımızı önemli ölçüde etkiledi.

Bu da kaçınılmaz olarak reklamcıları, reklam mecraların etkisini ve reklam sektörünü değiştirdi. Reklam eğitimimiz de bundan etkilendi tabi. Daha yakın ve interaktif olması gereken eğitimimiz uzaktan ve soğuk bir hale geçti. Bu da bizim öğrencilerin eğitimden nispeten soğumasına neden oldu. Bu anlamda da bir değişim olduğunu söyleyebiliriz.

Ama reklamın krize ilk giren ama krizden de ilk çıkan özelliğinden dolayı şimdi firmalarımızın krizden reklamla çıktıklarını görüyoruz. Bu anlamda ilaç gibi bir özelliğini de reklam sektörü için söyleyebiliriz. Pandemi sürecinde bizim özellikle ticaretimizi reklam sıkıntıdan kurtaracak ve nefes almasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Özellikle geleneksel reklam mecralarımız yanında dijital reklam mecralarımızın kendini ispatladığı bu süreci yaşadık. Bu 10 yılda en radikal değişiklik dijitalin güçlenmesi oldu. Dijital reklamı ve iletişim mantığını bilen firmaların, kurumların, bireylerin, ülkelerin ve şehirlerin bu dönemde çok hızlı yol kat edebileceklerini düşünüyorum. Krizi fırsata ancak bu mantıkla çevirebilirler.

Dijital dönüşümü fırsata çevirirsek ülke olarak da şehir olarak da farklılaşabiliriz. Bunu yapmak hem kolay hem de çok çok zor. Kolay, sağladığı fırsatlardan dolayı ama çok çok zor, tamamen bilgiye dayalı ilerlemek zorunluluğundan dolayı çok çok zor. Bu 10 yıllık süreç aslında bilimle fikir üretmeyi bize apaçık gösterdi. Önceden belki bilgisiz fikirler iş yapabilirdi. Fikirlerle günü geçirebiliyordu firmalar. Göz boyama etkili olabiliyordu. Ama bu dijital çağda göz boyadığınız süre ancak 30 saniye. İnsanlar sizin söylediğinizi 1 dakika içinde öğreniyor. Gözünün boyandığını anlıyor ve size anında tepkisini koyabiliyor. Bu sebeple tepkiyi yönetme çağındayız. İletişim bilimsel iletişimle yapılırsa herkese ilaç gibi gelecektir. Ama günü kurtarayım, yaygara kopartayım diye düşünenler için kral çıplak cümlesini anında duyacakları bir çağı yaşıyoruz. O yüzden bir reklam yapayım da sonrasını düşünürüz denilecek bir dönemde değiliz. Sonrasını ve sonrasını düşünerek yani satranç oynar gibi düşünerek iletişim işini yapmayı düşünmelisiniz.

Bilgiyle temellendirilerek bulunacak fikirler uzun vadeli sizi bir yere götürür bu çağda.

Maalesef bu konuda iyi olduğumuzu söyleyemem. Özellikle hala iletişimi tabela iletişimi olarak görüyor bizim çoğu firmamız ve çoğu ajansımız. Tabela yaparak iletişim yapmış olmazsınız. Dijital tabelalar süreklilik istiyor. Dijital mecralar sürekli mesaj istiyor. Bunu yapabilmek için de sizin iletişimi ancak işin bilimsel uzmanlarıyla ve profesyonel ajanslarıyla yürütmenizle mümkün olacaktır. Hatta kendi bünyenizde bu bilimselliği yaşatmanızla bu mümkün olabilir. Yani firmalarda çalışanların reklam ve iletişim eğitimi alması bu dijital çağda çok önemli avantaj elde etmelerini sağlayacaktır. O zaman firmalar kurumsal olarak işin özünü anlayacaklar. Özellikle kendilerine sunulan reklam işlerini daha doğru ve etkili olarak değerlendirebilme yetilerine sahip olacaklardır.

Özellikle firmalarımızın reklam işlerini doğru anlamadıklarını görüyorum. Doğru isteklerini yanlış işlerle öldürüyorlar. Para bende ben de onu beğendim dediklerini söylüyorlar. Ama yineliyorum bu çağda bu ego firmaları başarısızlığa götürür. Başarısızlıkla başarı arasındaki çizgi bu dijital çağda çok kısaldı ve çok inceldi. Bu yüzden bu kısa ve ince çizgiden başarılı çıkmak için doğru yerlerden iletişim hizmetini almalılar ve kurumsal iletişimle fikirlerini yenilemeliler.

Önümüzdeki yıllar için Reklam sektörü hakkında neyi bilmeliyiz, nasıl hareket etmeliyiz? Özellikle Kurumsal İletişim yıllar içerisinde ne gibi değişimlere uğradı, ne gibi başlıklar önem kazandı?

Reklam sadece satışları artırmak için kullanıldığında etkisizdir. Özellikle dijital dünyada sürekli mesaj üretilmesi gerektiği için siz sürekli benim ürünümü al diyen bir firmanın reklamlarına kayıtsız kalırsınız. Hem o firmadan hem de ürünlerinden kaçarsınız. Tüketicinin bu hassas yapısını firmalar ve reklamcıları artık anlamalı. Geleneksel medya yapılanmasında tüketiciyi anlamadan dinlemeden reklamlar yapıldığında tüketicinin geri dönüşüne şahit olunmuyordu. Ama tüketicinin geri dönüşü anlık ve çok etkili olabiliyor bu dijital araçlarda.

Bu yüzden firmalar daha iyi iletişim odaklı personele ihtiyaç duyacaklar. Yani mevcut personele acil iletişim eğitimi vermeliler. Sürekli iletişim eğitimi vermeliler. İletişimi bilmeyen çalışanlar kriz yaratmaya meyillidirler. İletişimin zehir alıcı gücünü kullanan firmalar ve çalışanlar özellikle bu kriz ve stresli dönemlerden kıymetlenerek çıkarlar. Kıymetlendirdikleri şirketlerine marka değeri yüklemiş olurlar.

Geleneksel mantıkla çalışan firmalar hala basın bülteni ile ve tanıtım filmleriyle kamuoyunu etkileyeceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Artık bu geleneksel iletişim yöntemleri dijitalle yoğrulmadıkça etkili değiller. Yani uzun tanıtım filmlerini dijitalde kimse seyretmiyor. Yine geleneksel basın bültenleri kimse tarafından okunmuyor. Yeni, hızlı, açık ve anlaşılır iletişim ürünleri hazırlamak lazımdır. Bir de bunları sürekli hazırlamak lazımdır. Yani gelenekselde yılda bir iki hareketle kamuoyuna yapılan açıklamalar zihinleri tamir edebiliyordu belki de. Ama dijital ve sosyal medya yapılanmasında kamuoyunun zihnini sizin lehinizde tutmak için çok güçlü bir iletişim ekibinize ihtiyacınız var. Bu ekip sürekli iletişim içeriği üretmeliler. Bir de rekabette güçlüyse iletişim ekibi durmadan rekabetçi iletişim ürünleri üretmeliler. Aksi takdirde bu kızgın rekabetten sağ çıkmaları cidden zor. Kafayı deve kuşu gibi gömerek artık bu ortamda ayakta kalamazsınız. Sürekli yenilenmek zorundasınız. Bu yeniliği de ancak iletişim yani pazarlama iletişimi mantığı ile yapabilirsiniz.

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü olarak da biz bu değişime destek vermek için, nitelikli iletişimciler ve reklamcılar yetiştirmek için çalışıyoruz. Bu değişime açık olan firmaları Reklamcılık Bölümümüzle iş birliğine davet ediyorum. Ortak iş birliğiyle yapacağımız kurumsal projelerle hem öğrencilerimize pratik yapma alanı açabiliriz hem de kendi kurumsal kimliklerine değer yükleyebilirler diye düşünüyorum.

Yorumlar (0)

Gazete Manşetleri

google reklam

Hack Haber Crack Forum